Boğaziçi

Kız Kulesi ve Galata Kulesi’nin aşkı İstanbul’a ayrı bir büyü katar. Nesiller boyunca anlatılan bir efsaneye göre bu aşk, boğazda bütün zarafetiyle tek başına duran Kız Kulesi’nin karşısına İstanbul’a tepeden keskin bakışlar ile bakan Galata Kulesi’nin yükselmesiyle başlar. İmkansız bir aşka sahip olan ihtişamlı iki kulenin birbirlerine kavuşmalarına İstanbul Boğaz’ı engel olur. Galata Kulesi’nin sevgisini anlatmak için yazdığı mektupları, bir gün Ahmet Çelebi yanına alır ve kulenin tepesinden Üsküdar’a uçuverir. Rüzgar ile dağılan yazılar, dalgaların ve martıların yardımlarıyla Kız Kulesi’ne ulaşırlar. Hissettikleri sevginin karşılıklı bir aşk olduğunu anlayan kuleler, sadece bakışarak sonsuza kadar sürecek bir aşk başlatırlar. Kız Kulesi ve Galata Kulesi arasındaki efsanevi aşkın temsil edildiği tasarımda, boğazın bu birlikteliğe engel olmasına karşın, birbirlerine olan sonsuz aşkları dolma kalem üzerinde buluşarak her yazı yazıldığında adeta bu aşkın tanıklığını yapacaktır.